TR

Türkiye’nin Orta Vadeli Programı (OVP) 2026-2028: Ekonomik, Sosyal ve Sektörel Etkiler Üzerine Derinlemesine Bir İnceleme

Giriş

Türkiye’nin Orta Vadeli Programı (OVP), ülkenin ekonomisini yönlendiren en önemli belgelerden biri olup, üç yıllık bir dönemde hedeflenen makroekonomik göstergeleri, bütçe politikalarını, sektör stratejilerini ve hedef büyüme oranlarını içermektedir. 2026-2028 dönemi için açıklanan OVP, Türkiye’nin uzun vadeli kalkınma stratejisinin temellerini oluşturmakta olup, özellikle ekonomik istikrarın sağlanması, sürdürülebilir büyümenin elde edilmesi ve enflasyonla mücadele gibi kritik öncelikleri içermektedir. Bu makale, Türkiye’nin Orta Vadeli Programı’nın (OVP) ekonomik, sosyal ve sektörel etkilerini ayrıntılı bir şekilde incelemeyi ve mühendislik sektörü özelinde analiz yapmayı amaçlamaktadır.

OVP, sadece ekonomik göstergelere dayalı bir belge olmanın ötesinde, çeşitli sektörlerdeki paydaşların, özellikle kamu ve özel sektör firmalarının, stratejik planlama ve yönelimlerini etkileyen bir yapıya sahiptir. Bu bağlamda, 2026-2028 OVP’sinin Türkiye ekonomisi üzerindeki yansımaları, sektörlere göre detaylı bir şekilde ele alınacaktır. Ayrıca, mühendislik sektörü özelinde OVP’nin olası etkileri ve firmaların stratejik yönelimleri üzerine de derinlemesine bir analiz yapılacaktır.

Orta Vadeli Program (OVP) Nedir?

Orta Vadeli Program, Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından her yıl açıklanan ve Türkiye’nin üç yıllık ekonomik yol haritasını belirleyen stratejik bir plandır. Bu plan, büyüme oranları, enflasyon hedefleri, dış ticaret dengesi, işsizlik oranları, kamu harcamaları ve bütçe açıkları gibi makroekonomik hedeflere dayalı olarak şekillenir. OVP, aynı zamanda sektörel politikalar, yatırımlar ve yapısal reformlara yönelik stratejiler içermektedir. Türkiye’nin 2026-2028 OVP’si, ekonomik istikrarı sağlamak ve büyümeyi sürdürülebilir kılmak amacıyla büyük bir öneme sahiptir.

OVP’nin temel hedefleri arasında ekonomik büyümenin artırılması, işsizliğin düşürülmesi, enflasyon oranlarının kontrol altına alınması, kamu borçlarının sürdürülebilir seviyelere çekilmesi ve dış ticaret açığının daraltılması bulunmaktadır. 2026 yılı için büyüme hedefi %3.8, 2027 için %4.3 ve 2028 için %5 olarak belirlenmişken, enflasyonun 2025 sonu itibariyle %28,5 iken, 2028’de %8 seviyelerine çekilmesi öngörülmektedir (Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı, 2025).

OVP’nin Türkiye Ekonomisine Genel Etkileri

Türkiye’nin 2026-2028 dönemi için belirlediği ekonomik hedefler, büyüme oranlarının istikrarlı bir şekilde artırılmasını ve enflasyonun düşürülmesini amaçlamaktadır. Ancak, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi, birçok iç ve dış faktöre bağlıdır.

Büyüme Hedefleri ve Ekonomik Dönüşüm

2026-2028 OVP’sinin büyüme hedefleri, Türkiye ekonomisinin daha sürdürülebilir bir yapıya kavuşması için önemli bir adımdır. Büyüme oranlarının artırılması, özellikle yatırımların teşvik edilmesi, üretim kapasitesinin artırılması ve dijitalleşme süreçlerine yatırım yapılması ile mümkün olacaktır. Ancak, OVP’nin öngördüğü büyüme hedeflerinin tutmaması, kamu maliyesinin zorlanması ve enflasyonun yükselmesi gibi durumlar, sektörel bazda farklı etkilere yol açabilir.

OVP’nin büyüme hedeflerini tutturabilmesi, dış ticaret açığının daraltılması, ihracatın artırılması ve ithalatın sınırlanması gibi stratejilere dayanmaktadır. Bununla birlikte, global ekonomik belirsizlikler, döviz kuru dalgalanmaları ve dış yatırımcıların Türkiye’ye bakış açısı, büyüme hedeflerinin gerçekleşmesini zorlaştırabilecek risk faktörleri olarak öne çıkmaktadır.

Enflasyon ve Faiz Oranı Politikaları

OVP’de enflasyon oranlarının düşürülmesi temel hedeflerden bir diğeridir. Enflasyonun %28,5’ten %8 seviyelerine çekilmesi, Türkiye’nin ekonomisini istikrara kavuşturmak için kritik bir hedeftir. Bu hedefin gerçekleştirilmesi, maliyetlerin kontrol altına alınması, üretim süreçlerinde verimliliğin artırılması ve enerji maliyetlerinin düşürülmesi gibi önlemleri gerektirecektir. Enflasyonla mücadelede faiz oranlarının yükseltilmesi veya sabit tutulması, tüketici harcamalarını sınırlayabilir, ancak aynı zamanda yatırımcı güvenini artırarak, ekonomiyi stabil hale getirebilir.

OVP’deki enflasyon hedeflerine ulaşmak için hükümetin sıkı maliye politikaları uygulaması, vergilerin artırılması ve kamu harcamalarının kısılması gibi tedbirler alması beklenmektedir. Bununla birlikte, enflasyonun kontrol altına alınamaması, özellikle işgücü maliyetlerini yükseltebilir ve sektörel büyümeyi tehdit edebilir.

Sektörel Bazda OVP’nin Etkileri

Türkiye’nin 2026-2028 OVP’sinin sektörel bazdaki etkileri, her sektöre özgü stratejilerin oluşturulması ve bu stratejilerin uygulamaya konulması ile şekillenecektir. OVP’deki genel ekonomik hedeflerin her sektöre yansıması farklı olacaktır. Altyapı, sanayi, inşaat ve hizmet sektörleri, OVP’den doğrudan etkilenecek başlıca sektörlerdir.

Altyapı ve İnşaat Sektörü

OVP’de altyapı projelerine büyük yatırımlar öngörülmektedir. Bu yatırımlar, özellikle ulaşım, enerji, sağlık ve eğitim gibi temel alanlarda yoğunlaşacaktır. Altyapı projeleri, Türkiye’nin büyüyen nüfusuna ve hızla gelişen şehirlerine hizmet sağlayan önemli unsurlar olacaktır. Altyapı projelerindeki artış, inşaat sektöründe yeni iş imkanları yaratacak ve sektördeki büyümeyi destekleyecektir.

Bununla birlikte, yüksek enflasyon ve hammadde fiyatlarının dalgalanması, inşaat sektöründeki maliyetleri artırabilir. İnşaat sektöründeki firmaların, yüksek faiz oranları ve artan finansman maliyetlerine karşı daha dikkatli bir mali planlama yapması gerekecektir.

Sanayi ve İmalat Sektörü

Türkiye’nin sanayi ve imalat sektörü, OVP’deki büyüme hedeflerinin gerçekleştirilmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Sanayi yatırımlarındaki artış, özellikle dijitalleşme, otomasyon ve yeşil enerji gibi alanlara yatırım yapılmasını gerektirecektir. Türkiye’nin sanayi sektörü, küresel ticaretteki değişen dinamiklere uyum sağlamak için üretim süreçlerini hızlandırmalı ve verimliliği artırmalıdır.

Sanayi sektöründeki büyüme, mühendislik ve teknolojik altyapıya yatırım yapan firmalar için fırsatlar yaratacaktır. Bununla birlikte, küresel tedarik zincirindeki aksaklıklar ve döviz kuru dalgalanmaları, maliyet artışlarını tetikleyebilir.

Mühendislik Sektörüne Olan Etkiler

Mühendislik sektörü, Türkiye’nin kalkınma hedeflerine ulaşmasında kritik bir rol oynamaktadır. OVP, mühendislik projelerinin arttığı bir dönemde, sektörün büyümesini destekleyecek politikalar içermektedir. Özellikle altyapı projeleri ve sanayi yatırımları, mühendislik firmaları için önemli fırsatlar yaratacaktır.

Mühendislik sektöründe faaliyet gösteren firmalar, OVP’nin sunduğu fırsatları değerlendirebilmek için dijital dönüşüm ve sürdürülebilirlik stratejilerine odaklanmalıdır. Teknolojik yenilikler ve dijitalleşme, sektördeki firmaların daha verimli çalışmasını sağlayacak ve küresel pazarda rekabetçi olmalarına yardımcı olacaktır. Ayrıca, mühendislik firmalarının, projelerde kullanılan malzeme ve ekipmanların yeşil ve sürdürülebilir olmasına özen göstermesi, çevre dostu projelere olan talebin artmasını sağlayacaktır.

Dijital Dönüşüm ve İnovasyon

Mühendislik firmalarının dijital dönüşümü benimsemesi, rekabet avantajı yaratmalarına olanak tanıyacaktır. Otomasyon, yapay zekâ ve veri analitiği gibi dijital teknolojiler, mühendislik projelerinin daha hızlı ve verimli bir şekilde tamamlanmasını sağlayacaktır. Bu sayede, firmalar hem maliyetlerini azaltabilir hem de proje teslim sürelerini kısaltabilir.

Mühendislik Firmalarına Yönelik Stratejik Yönelimler

Mühendislik firmalarının, 2026-2028 OVP’sinin sunduğu fırsatlardan yararlanabilmesi için birkaç strateji izlemeleri gerekecektir:

  1. Dijitalleşme ve Teknolojik Yeniliklere Yatırım Yapmak: Mühendislik firmalarının dijital dönüşüm süreçlerine yatırım yapmaları, verimliliklerini artırmalarına ve projelerdeki hataları minimize etmelerine yardımcı olacaktır.
  2. Yeşil Ekonomiye Uyum Sağlamak: Çevre dostu projeler ve sürdürülebilir inşaat tekniklerine yatırım yaparak, uzun vadeli iş fırsatları yaratılabilir.
  3. Uluslararası Pazarlara Yönelmek: Türkiye’nin ekonomik büyüme hedefleri doğrultusunda, mühendislik firmaları uluslararası pazarlara açılarak, yurtdışındaki projelere katılabilir.

Sonuç ve Değerlendirme

Türkiye’nin 2026-2028 Orta Vadeli Programı, ekonomik büyüme hedeflerinin gerçekleştirilmesi adına önemli adımlar atılmasını öngörmektedir. Ancak, bu hedeflerin gerçekleştirilmesi için sektörler arası iş birliği, kamu ve özel sektör ortaklıkları ve dijitalleşme süreçlerine yatırım yapılması gerekecektir. Mühendislik sektörü, özellikle altyapı projeleri ve sanayi yatırımları sayesinde büyüme fırsatları yakalayacaktır. Ancak, enflasyon, döviz kuru dalgalanmaları ve yüksek faiz oranları gibi riskler, sektörün geleceğini tehdit edebilir. Bu nedenle mühendislik firmalarının stratejik planlama ve sürdürülebilirlik odaklı projelere yönelmeleri büyük önem taşımaktadır.

Kaynakça

  1. Türkiye Cumhuriyeti Hazine ve Maliye Bakanlığı. (2025). Orta Vadeli Program 2026-2028. https://www.hmb.gov.tr
  2. Güler, İ. (2023). Türkiye Ekonomisinde Büyüme, Enflasyon ve Altyapı Yatırımlarının Sektörel Etkileri. Ankara: Akademik Yayın.
  3. Şimşek, H., & Yılmaz, M. (2024). Sanayi Politikaları ve Ekonomik Dönüşüm: OVP’nin Sektörler Üzerindeki Yansımaları. İstanbul: Ekonomi Araştırmaları Yayıncılık.
  4. Arslan, T. (2022). Dijital Dönüşüm ve Yeşil Ekonomi: Türkiye’nin Mühendislik Sektörüne Etkisi. İstanbul Teknik Üniversitesi Yayınları.
  5. Türkstat. (2025). 2025 Yılı Ekonomik Göstergeler ve Yıllık Büyüme Beklentileri. Türkiye İstatistik Kurumu.

 

] }

AKADEMİK KAYNAK
 

 TR